2010 yılında UNESCO "İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi" ne kaydettirilen Kırkpınar Yağlı Güreş'i geleneksel bir Türk ata sporudur. Güreşçilerin vücutlarına yağ sürmeleri sebebiyle bu adı alan ata sporunda yarışlar "Er Meydanı" denilen alanlarda yapılır. Güreşçilerin birbirlerini tutarken zorlanmaları sebebiyle tüm vücutlarına yağ sürdükleri bu spor oldukça zorludur ve büyük bir ustalık gerektirir.  

Kırkpınar güreşlerinin önemli bir ritüeli sayılan yağlanma, müsabakalar için önemli bir süreçtir. Ayrıca kullanılan yağın kalitesi de önemli bir husustur. Kırkpınar yağlı güreşlerinde özellikle tercih edilen yağ türü zeytinyağıdır. Çünkü zeytinyağının asit oranı düşüktür, ayrıca zeytinyağı güneşten korur, gözleri yakmaz ve cilt için yararlıdır. Zeytinyağı, Kırkğınar yağlı güreşlerinin olmazsa olmazı iken diğer güreş müsabakalarında ayçiçek yağı ya da mısır yağı gibi yağ türleri kullanılabilmektedir.

Zeytinyağının güreşçiler için herhangi bir zararı olmadığı bilinmektedir. Tersine güreşçiler zeytinyağının kendileri için daha sağlıklı olduğunu savunmaktadır. Çoğu insan güreş sırasında sporcuların gözlerini sildirmelerinin sebebini göze yağ kaçması olarak düşünse de gerçek sebep göze yağın değil terin kaçmasıdır. Zeytinyağı göze kaçsa bile yanma yapmaz, aksine pehlivanların dediğine göre gözü temizler. Yağlı güreş müsabakaları sonrasında birçok pehlivan zeytinyağını tedavi sürecinde de kullanmaktadır. Zeytinyağının ağrı ve acıyı azaltması etkisi sebebiyle pehlivanlar, incinen ve burkulan yerlerini zeytinyağıyla masaj yaparak tedavi etmeye çalışırlar.